Saturday, March 22, 2014

Gelmiş Geçmiş En Kötü Şakalar

Hepimiz karşı tarafı güldürmeyi severiz, ama bunu yaparken gerçekten de güldürebiliyor muyuz? Herkesin mizah anlayışı aynı olmayabilir, bu çok doğal bir şey. Fakat şimdi size söyleyeceğim şakalar tartışmasız komik değil. Lütfen bu gelmiş geçmiş en berbat şakaları yapmaktan kaçınalım:


1- Kın Kın Kın!

 2- Jackie Chan

 3- Ayşe? Erman? Florahmet?

 4- Pearl Cem:

 5- Özellikle Megadeth'ciler sakınsın:

Friday, March 21, 2014

Bilgisayar Oynamak İsteyen Misafir Çocuğu Engelleme Yöntemleri

Eve misafir gelen o küçük velet.. Ne zaman gelseler, bilgisayarın başına üşüşürler, "abi ben de oynayım mı?" ya da, "bu tuşa basınca noluyo?" gibi sorularla sizi boğarlar. Bilgisayarınıza dokundursanız misafirperver olursunuz, dokundurmasanız karşı tarafın annesinden, "bilgisayarı da ne kıymetliymiş.." gibi cümlelere maruz kalırsınız. Artık her şeye son! aşağıdaki yöntemleri uygulayın:

1- Teknoloji gelişse de, küçük çocukların gözdesi olan kraloyun sitesi hala internette faal. Bilgisayarınızda bu siteyi, çeşitli uygulamalarla girişi engelleyin.

2- Klavyeniz ya da mouse'sunuz pilliyse, mutlaka kenarda ömrü bitmiş pili saklayın. O sakladığınız piller ile, bitmemiş olan pilleri değiştirin, ve kenarda oturarak rahat bir nefes alın.

3- Misafirin geldiğini görünce, bilgisayar karşısına kağıt ve kalem çıkarıp koyun, ve ders çalıştığınızı söyleyin. Hiçbir anne, ders çalışan bir insanı engellemek istemez. Ana yüreği.

4- Eğer kullanılan bilgisayar laptop ise, bizim eskiden uyguladığımız, "adaptör ısındı.." numarasını burada da uygulayabiliriz. Çocukların genlerinde adaptörlere karşı bir hassasiyet vardır. Bunu kullanın.

5- Beraber bilgisayarda çizgi film izleyin.
Wednesday, March 19, 2014

Siyasetten Nasıl Kaçılır? 5 Temel Tüyo!

Malum.. Çok yoğun bir seçim sürecinden geçiyoruz. Televizyonlarda, gazetelerde, sokaklarda her yerde politika konuşuluyor. Peki politika hakkında konuşmaktan sıkılmış, politikasız bir yaşam mı yaşamak istiyorsunuz? İşte size 5 temel tüyo:

1- Politikanın konuşulduğu ortamda, "evet, tamamen katılıyorum.", "evet ben de böyle düşünüyorum." gibi katılmalı cümleler kurup, konuşulan politika muhabbetinin ağzına edilmelidir.



2- Bitirilmek istenen politika muhabbetine katılıp, fransızca kökenli kelimeleri dahil ederek cümleler kurunuz. Dolayısıyla karşı taraf sizi anlamaya çalışacak, ve konuşma heyecanı sönecek.



3- Komik ya da laf sokmalı tweet okuyun. Twitter her sohbeti keser. Tüm gözler, telefon ekranına çevrilir
                           


4- Futbol. Kadını olsun erkeği olsun fark etmez. Futboldan konuşun, bitirin şu işi.



5- "Faşistsiniz!" deyip, ortamı terk edin. Böylece rahat nefes alacaksınız.

İnanılmaz Bir Palto!

Neeee? Adnan Bey'in o güzel paltosunun cebi söküldü mı? ama nasıl olur? o güzel mi güzel, herkesin gözdesi palto nasıl sökülür? şaka yapmayın! Hatırlarım şöyle bir söylenti vardı, Adnan Bey kahve içmeye, Necati Beye gelmişti, niye geldiğini anlamasam da kabul etti Necati Bey. "Efendim, paltonuzu alayım isterseniz.." diye seslenirken o müthiş paltoyu gördü Necati Bey. Ceylan derisinden olmalıydı, gözlerini alamadan birkaç saniye boyunca paltoyu inceledi. İç cebini, dış cebini, göğüs izasındaki cebi her yeri, her yerini.. O iyi mi iyi, vakur mu vakur Adnan Bey o garip adama dik dik bakmıştı tabii.. O de durumun farkına varıp, yaptığı bu tuhaf davranıştan ötürü hemen o enfes paltoyu askılığa astı. Aslında asmak istememişti, palto adeta eline yapışmıştı, bırakamıyordu, o paltoya dokunulduğunda güzel bir kızın eline dokunmak gibi bir şeydi. Aman allah'ım! sanırım aşık olmuştu Necati Bey! Adnan Bey içeri geçmek istediğini, vücut işaretleriyle anlatmasından dolayı içeri geçtik, ama Necati Bey'in aklı hala o paltodaydı. Kahvesini yudumlayarak, Adnan Bey havadan sudan bahsetmeye başladı, tabii ki hiçbirini dinlemedi Necati bey. "orada mısınız?" diye yüzüne baktı, Necati Bey ise,
"evet, biraz moralim bozuk da.."
"hayırdır aşık mı oldunuz yoksa?" diye karşılık verdi Adnan Bey.
"evet."
"hayırdır kim bakalım bu şanslı kız?"
"söyleyemem.."
"neden?"
"beni yanlış anlarsınız.."
"niye yanlış anlayayım ayol" dedi.
Bu esnada Necati Bey'in, Adnan bey hakkında bazı şüpheleri vardı, ama konumuz bu değil.
"işte.. yanlış anlarsınız.." diye cevap verdi Necati Bey, dirseklerini dizime dayayıp, yere bakarak.
"O zaman tarif et bana aşık olduğunuz kişiyi, ben de tahmin edeyim."
"Ceylan gibi.."
"Mmm evet?"
"Dar kesim.."
"Dar kesim mi? aaah, zayıf o zaman o şanslı kişi."
"Zayıf, ama ama hareket etmeye engel olacak şekilde değil, elastik bir yapısı var."
Adnan Bey gözlüğünü çıkarıp, elini ağzına getirerek tahmin etmeye çalıştı, ama tabii ki bu hiçbir sonuç vermedi. "anlaşılan, bir şey söylemeyeceksiniz bana, peki son bir soru: kaç yaşlarında?"
"bilmem.. bir yıl olabilir.."
Kibar mı kibar o Adnan bey ayağa kalkıp, odayı hızla terk edip, yola koyulmak istedi. Necati Bey de, "durun beni yanlış anladınız! ben pedofili değilim!" dedi. Adnan bey cevap vermedi, ve o muhteşem paltosunu giymeye koyuldu. Artık o esnada, Necati Bey'in gözü dönmüştü, duygusal olarak nasıl bir durumu göz yaşları göstermeye başlamıştı. O güzel paltosuna dokunarak, "durun lütfen gitmeyin!" diyerek yalvardı Necati Bey.
"Neden gitmeyeyim, benim hasta insanlarla işim olmaz." diye cevap verdi o kibar adam.
"Tanrı aşkına gitmeyin, oturun bir kahve daha için, içine likör de koyarız.." diye ayartmaya başladı Necati Bey, paltosunu okşayarak.
Adnan bey bu okşama sonucunda ikna oldu ve bir bardak kahve daha içmek için paltosunu çıkarmak istedi. Hayır! Necati Bey paltosunun çıkarılmasına engel oldu! "isterseniz paltonuzu çıkarmayınız, içerisi çok soğuk üşürsünüz.." dedi. Ve karşılıklı oturarak, 15 dakika öncesini unutarak, sohbet etmeye başladılar. Necati Bey'in gözü o müthiş paltodaydı tabii.. Derken aradan birkaç saat geçmiş, kahvenin likörünü ve sayısını fazla kaçırmış olaraklardı ki, sarhoş oldular. Uyuyakaldılar.

Peki Necati Bey ile palto ilişkisine ne oldu? nasıl o palto bugün yırtıldı? O palto Necati Beyin olsaydı, sökülür müydü? bilmiyoruz.

Tuesday, March 18, 2014

Aragorn ve Miting Alanı!


Binlerce cesetlere göz gezdirip istemsizce bağırdı Aragorn, "Kim lan bu yüzüğün efendisi?. Bir anda karşısına korkunç Sauron çıkıverdi. Geniş omuzlu, gözleri alevli, dişleri adeta testere görünümlü bu yaratıktan korkmuyordu Aragorn. Ama istemeden bir adım geriledi, ne diyeceğini bilemedi. Sauron, "hölöööööö!" diye bir şeyler söylemeye çalıştı, ama tabii ki Aragorn bu Mordorca'dan bir şey anlayamadı. Aragorn insan ırkını temsil etmesi nedeniyle, biraz ağırdan alıp, insanlara yakışır şekilde barışı sağlamak istiyordu. "yüzük sizde kalabilir, ama ortadünya barışı istiyoruz!" diye sesi gür bir şekilde bağırdı. Bağırdı, çünkü karşısındaki bu iğrenç yaratıkla anca böyle anlaşabilirdi, fısıldayacak değildi ya? ama bu konuyu geçiyoruz, çünkü ortada, tüm ırkları ilgilendirecek bir olay var. Kılıcını elinden bıraktı, bunun anlamı 'barış istiyorum!" idi. Sauron'un o iğrenç kahkahası Rivendell'e kadar uzandı, ama Elf'ler arp çalmaya devam etti tabii ki. Aragorn bu pis gülüşün üzerine, "neden gülüyorsun? Barış istiyorum artık, bu kadar canlının ölmesine artık dur diyorum!" dedi. Sauron bir adım yaklaştı, ve "hölööğ" diye bağırdı. Aragorn yine anlamadığı için gerilmişti, "ne diyosun be!" diye serzenişte bulundu. Karşısındaki bu acımasız canlıdan, "Ağ Parti." sesi çıktı. Aragorn bu durumu anlamıştı, Sauron ortadünyaya derin bir "hüloooğ!" çekmişti. Aragorn bir şey yapamayacağını anladı, ve Riverdell'e doğru, Arwen'i görmek için yola koyuldu.
Monday, March 17, 2014

Ufak Bir Piyes No.2

-Alo!
+Paraları Görelim Paralara Gelelim Bankası buyrun?
-Ay çok komikmiş bankanızın ismi..
+Buyrun ne için aramıştınız, nasıl yardımcı olabilirim?
-İki hafta önce para vermiştim, ama hala geri alamadım.
+Hesap bilgilerinizi verebilir misiniz?
-Ne hesabı?
+Banka hesabınız efendim.
-Ben böyle durumlarda hep hesap-kitap yaparım.
+evet?
-Pilot kalem olmadan yazmam da.
+Efendim..(sözü kesilir)
-Kitap demiştim ama aslında o defterdi, hesap-kitap diye bir terim olduğu için söylemiştim..
+ortada para diye bi şey yok di mi eşşoğlueşşek?
-Escort numarası versene..
+Müşteri temsilcimize bağlıyorum.

Günlük İle Dertleşen Adam


Sevgili günlük. Sen de gördün mü o kızı? "nasıl görücem ulan eşşeoğlueşşek" deme. Anlatayım da öğren o zaman. İpek gibi saçlar, zümrüt gibi gözler, iki hava yastığı ve bir karpuz desem yeter mi? karakteri mi? o daha da güzel! bana, "şeker alır mıydınız?" dedi. buna inanabiliyor musun! "bunda ne var ulan?" deme, çünkü şeker derken o kadar güzel vurgu yaptı ki, hanımhanımcık mesaj vermesine rağmen, "iki top bir tüfek" mesajını da eksik etmedi. İsmini soracaktım ki, fişi uzattıktan sonra arkamdaki kaba adam, "hadisene beaaa" diye bağırdı. Gitmek zorunda olmaktan, o kızdan uzak kalmaktan dolayı moralim bozuldu. Bir kenara oturdum ve bu eşsiz güzelliğe televizyon izler gibi gözlerimi kırpmadan izledim. Kız herhalde anladı ki, dışarıdaki dondurma bölümünde çalışan kız ile görev değişimi yaptı. Ama o zaman öyle bir ruh halindeydim ki, durumu anlayamadım. yanına gittim, "merhaba" dedim. "ne istemiştiniz efendim?" dedi. Buna inanabiliyor musun? efendim dedi! ah.. bende ufak bir kabarma oldu. Bekle bir dakika. Sana diyorum bunu günlük. Hahaha o esnada kıza bekle bir dakika desem çok komik olurdu di mi? Günlük? Orda mısın? gitti..

Rihanna'nın Başına Gelen İnanılmaz Olay!

Rihanna bir sabah ansızın uyandı. Saatine baktı saat 7:02 idi. Nerede olduğunu sağına ve soluna bakınarak, anlamaya çalıştı. Ama anlayamadı. "neredeyim?" dedi. yanındaki ses, "benim yanımdasın çikolata güzelim" dedi. O sese doğru yavaş yavaş döndü, ve yanındaki adamın eski sınıf arkadaşı Berkin olduğunu anladı. Yastığa baktı, tek yastık vardı. Sonra kendi kendine düşündü, "salak mısın Reha(Rihanna kendisine böyle seslenirdi), Berkin ile basbayağı yatmışsın" dedi. kalçası, ve kolları çok ağrıyordu, bir yandan da sevişme izlerini de sırtında hissediyordu, derken ortada inanılması zor bir olay oldu. Yanındaki tuhaf adam, "çipetpet" diye ötmeye başladı. Hayır! olamaz! Önceden platonik aşık olduğu, ve yıllar sonra beraber olduğu Berkin, kuş olmuştu! saatine bir kere daha baktı, saat 7:05 olmuştu. Saati bildiğine göre, Berkin'den gözünü ayırmak için bir bahane olmalıydı, ama mevzu bu değil. Sol tarafına dönerken Berkin'in burnu bir anda gaga şekline büründü, kaşları yay şeklini almıştı, belli ki acı çekiyordu. Reha, üzerindeki gecelikle yataktan kendini attı. İnanılmazdı! Berkin'in kolları kanat şeklini almıştı! Bu sırada Bi daha Justin Bieber ile yatmayacağına dair ilk önce kendine, sonra da tanrıya söz verip günah çıkartıyordu. Sabaha kadar açık olan pencereden Berkin uçup gitti, Reha ise yalnız kaldı. Bu olay üzerine Reha'nın aklına bir fikir gelmişti. Bu yaşadığı olay üzerine bir şarkı yazıp dünyayı yeniden derin şarkı sözleri ve eşsiz melodilerle(şaylay viddaymınz olabilir) sarsma planı kurdu. Sarsacaktı da.

Trololololololololololo Şarkı Sözleri

Şarkı İçin Tıklayınız:

Sözleri ise:

ohohohoo oyoyoo
yoya yo ya yo yayaaaa 
yı yı yı yı yı yı yı yyyı
ohohohohoo..
yı yı yı yı yı yı yı yyyı
ohohohohoooo..ohoho oho ho ho hoooho

lala la la la la lal lala lala lalaa
lalalalalala la la laaaaaaa lallala laa
llaallallallalalalal lolalooooo
lolaaaaaalooloooooooo
lalalola ya yaa
lolaaaaaalooloooooooo
lalala ya yaa
ohho ohho ohhoo ohoo ohoho
ollloollolloohoho
ohho ohho ohhoo ohoo ohoho
ollloollolloohoho

ayıiiiiiii
la la la la la la
ohohoh bapbarabababoıbaboo
ololalaalalalalaa

lala la la la la lal lala lala lala..
lalalalalala la la laaaaaaa lallala llaalalalalalalalaa
ahahaho ahahaho ahahaha ahahahooo ahahahahoho

lolalaolololalalalololalaolololalalalo

aaaa lo lo loo la la loo loo la la
ohohhhooo la lo loo 
la lo la loo oo oo..

lalalalalalalalala ohohohhoo
lalalalalalalalalal ohohohohoooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooo..

Uzunca Bir Öykü.. Lana Del Rey ve Dudakları!

Lana Del Rey, en sevdiği şarkılarından birini her zamanki gibi mıy mıy söylerken, dudakları artık bu meşhur kadına karşı çıkar, "Don't make me sad, don't make me cryeeeeeeh yeter be!", Lana şaşırır bu duruma. Ne dediğini anlamaya çalışır, bir yandan da dudağını 'müüüü' yapacak şekilde aynaya bakar. Dudakları söylediklerinin arkasındadır, "evet yeter be! bu kadar ilgiden, bu kadar baygın bir hayattan artık sıkıldım! ve beni silikonlarla doldurarak yapay bir hayat yaşattın!" Lana gözleri donmuş şekilde durumu anlamaya çalışır, ve istemeden de olsa, "çarıklı!" der. Lana'nın o eşsiz dudakları sinirlenip büzülür, "bana bak çarıklı sensin! nasıl söylersin bu pislikleri o tertemiz insanlara. onların müziğe ihtiyacı var.onlara yardım edeceğine onlarla dalga geçiyor, mıymıy şarkı söylüyorsun. hiçbir işe yaramayan, asalak gibi yaşayan senden nefret ediyorum. eğer anlayacağını bilsem yüzünüze tükürmek isterdim, sen ondan da anlamazsın.." diye öfkesini belli eder. Artık ortam gerilmiştir. Lana gözlerini ovuşturup, kendisine popo tarafından cimcik atar. Evet durum gerçekti! İçine Hababam Sınıfı Ahmet kaçmıştı. Bu durum kendisine şok etkisi yarattı ve yüzünü yıkamaya banyoya gitti. İçindeki istemsiz bir güç Lana'nın saçlarını birer birer kesiyordu. Lana nasıl makası eline aldı, nasıl saçını kesme kararını aldı orası muamma. Aradan yarım saat geçtikten sonra, bir daha aynaya baktı. Bir yandan dudağı sessiz bir şekilde dururken, saçının kısacık, ve yana taranmış olduğunu anladı. Aman tanrım! Lana Del Rey, Ahmet olmuştu! ağladı. Uyku hapını aldı ve uyudu. Ertesi gün bunun bir rüya olmadığını anlayarak, hayatının geri kalanını Hababam Sınıfı Lana olarak sürdürdü.

Hitler'in Güncesi

Heil günlük! Tahmin et bakalım bugün sana ne anlatacağım? evet bildin, yahudileri! bugün bir yahudi dükkanına girdim, gözlerine baktım, o da gözlerime baktı, dudakları titredi, benim de dudaklarım titredi(neden titrediğini ben de bilmiyorum) gülümsedi, ben de gülümsedim(ibne değilim), "buyrun ne istersiniz?" diye sordu. "kan." dedim. "kan bağışlamak istiyorsanız, Beyazhaç'a gidin(Almanya'nın Kızılay'ı gibi düşün)" diye cevap verdi. Güldüm. "bağışlamak değil, kan dökmek istiyorum". Anlamaya çalıştı ve kaşlarını çattı. Bir şey demedi, sanırım anladı kim olduğumu..(bıyıktan olabilir). Sessizlik oldu, ben de sessiz oldum. "noluyo lan, adam ne yaparsa ben de aynısını yapıyorum" diye söyledim. "eeh yeter be! işte kendimi açıklıyorum: ben Adolf Hitler'im!". Yutkundu, ben de yutkundum. Çığlık attı ve kaçtı. Ben de çığlık attım. Çok korkmuştum..

İyi ki varsın günlük..

Ufak Bir Piyes

-(soluk soluğa)Sinyor Leonardo!
+Efendim?
-Rakipleriniz vinç diye bir şeyi icat ettiler.
+Ne için?
- Ben de bilmiyorum efendim, ileride iyi bir espri konusu olacağını söylüyorlar.
+Sen onu bırak da, ne için geldin?
-"Napıyorsunuz efendim?" diye sormaya geldim.
+Kuşları inceleyerek, nasıl uçtuklarını öğrendim.(odayı arşınlayarak)
-Eee?
+Ne eesi? uçacağım!(gözleri parlayarak güler)
-Aman efendim ya beliniz kırılırsa?(şaşırır)
+Ya şimdi konuşurken kalp krizi geçirirsem?
-Geçirmeyin..
+Belki geçiririm, onu bir tek tanrı bilir.
-Orası öyle ama, bize de tahmin etmek düşer.
+Fiorentina maçı?
-Üst.
+Arrivederci.
Friday, March 14, 2014

Rus Edebiyatı ve Biz

Rus edebiyatının önemi çok büyüktür benim için. Bu eşsiz dünyadan bir kitap okuyunca takıntı oluyor, bırakamıyorsunuz elinizden o soğuk dünyada yaşanan sıcak yaşamları. St Petersburg'un o Neva Nehri'nin her kıvrımını öğretir size, nice büyük anılarla, sanki yaşanmış gibi. Dostoyevski'den Tolstoy'a, Gogol'den Turgenyev'e kadar hepsi hepimizin bizim en büyük dostu olmuşlardır, her sayfada yazılanları çizdirmiştir bize o yazarlar, çünkü bize yaşadıklarımızı anlattıkları için. Ama bir yandan da bize ufak bir kötülük etmişlerdir, anlattıkları o müthiş dünyadan sonra, gerçek dünyaya dönmek insanı sersemletiyor. Hayatın gri renginden iğrendiriyor, ve bizi yine o karlı ve sıcak dünyaya itiyor.

Kim Raskolnikov'la tanışmak istemez ki?

Peki Bazarov? O haylaz adamla ufak bir seyahata çıksak?

Oblomov'u unutur muyum? öyle bir arkadaşımız olsa, biraz gülsek biraz ağlasak?

Dimitri Karamazov'u karşımıza alsak, ufak bir şeyler içsek, hayattan sudan konuşsak?

Peçorin ile çapkınlığa çıksak?

Bu hayatımıza rehber olacak insanları tanımadan ölenler, çok şeyi kaçırıyor.

O halde ne duruyoruz? Hadi o dünyaya girelim!


Tweetlere Göre Karakter Gözlemleri

Bu saçlar en az bir kere pembe,en az bir kere kızıl olucak.Kaçarı yok.
eğer erkekseniz bu gibi tweeti yazanlardan kaçmanızı tavsiye ederim. 

Annem az önce çok sinirlenip bana BEYİN SALATASI dedi.

nasıl ıslandım bellı degıl omerle enese tesekkurler ...
duygusal. Bir o kadar da saf. ben Ömer olsam bu tweeti yazana sevişme teklifi ederdim.

Tabbee laann
maskülen. Kız olsa dahi maskülen. 

Babamdan kediye ahlak dersi: "Sürmeli kuyruğunu indir edep yerlerin gözüküyor"

İtalyan sanılmamın abartıldığı günler.

MERVE SENİ SEVİYOM <3

 ya gercekten:)) ayakkabi aldim ama sizden degil minnosum:/

Shoppin' (@ City's Nişantaşı w/ 29 others) 
 
© Copyright 2014 Mert'in bir şeyleri All Rights Reserved.