En
sevdiğim tablolardan biri olan Mona Lisa hakkında gözlemlerimi yazmak ihtiyacı
hissettim. Çünkü çok seviyorum kendisini. Beni kendine çeken keyifli bir
cazibesi var. Şimdiye kadar gelmiş geçmiş en güzel fotoğraftır bence.
Keşke
Lisa'mla karşılıklı, Karamelli Mocha'mızı içme imkanım olsaydı.. Starbucks'a
gider, kahvemi içerken bir yandan da Lisa'mın yüzünün bir kısmını kapatıp
ağlar, bir kısmını kapatıp gülerdim. Sonra Muffin'imizi yer, resimlerimizi de
çektirirdik. Resimlerimiz için o pis Leo'ya ihtiyacımız kalmazdı hem.. sonra da
Feyse koyardır tabii.
Beraber
Zaz dinlerdik. Tek bildiğim yabancı bi şarkıcı o çünkü. Canberk Feyste
paylaştığı için görmüştüm onu. Keyifli dakikalar geçireceğimize eminim. Ee ne
demişler? Anlayana sivrisinek Zaz, anlamayana davul, zurna ve saz.
Leonardo
Da Vinci denen adamı hiç sevmiyorum. Dünyanın en tatlı, en keyifli kadınını
taşta bayırda çayırda çiziyor. Ayrıca
Kaşları hakkında sitemlerimi belirtmekten de çekinmezdim.. Çok çirkinsin,
çok rüküşsün. Çek git buradan çek giiiiiit!
Bazen
düşünüyorum da, Lisa’m o pis zamanlarda nasıl zaman geçiriyor diye. İstinye
Park yok, araba yok, Canberk yok, Canberk’in yazlığı yok. Böyle şeyler olmadan
o herkesin rüküş olduğunu dönemde nasıl yaşayabildin ekürüm?
Lisa’nın
müslüman olduğunu ellerini bağlayışından anlayabiliyorum. Sahi göğüs kısmına
kadar kaldırması gerek ama, bu seferlik olsun (:
Murat Boz
bir dörtlüğünde ne güzel de yorumlamış?
Kimileri
bu ayrılığı hayra yordu,
Bilemezler
ne kadar zordu,
Gittiğin
gün benim için hayat,
İnan
tamamen durdu.
Bu
şarkıyı arkadaşım Ece ile söylüyorduk. Ama tabi Ece ile küstükten sonra
söyleyemedik. Ee ne demişler? Acele giden, Eceyle gider..
Lisa’mın
fotoğrafındaki kıyafeti dikkatinizi çekmek istiyorum. Bershka bluzunun üzerine,
hırka giymiş. Aynısı bende de var (:
0 yorum:
Post a Comment