Igor Vasilyevic ansızın bir mesaj ile uyandı. Mesaja
bakmadan evvel, yastığının yanında yer alan perdeyi araladı. Petersburg'un
kasvetli havası hala dışarıda etkin halde idi. Fazla uyumuş olamazdı. Ve evde 1
gün evvel arkadaşlarıyla yaptığı sucuk partisi sebebiyle, ev sucuk kokuyordu. Kangal
sucuk. Derin bir iç çekip, telefonundaki mesajı okumak için telefonu eli ile
kavradı. Mesaj 2 aylık sevgilisi Marfa Petrovna'dandı. Mesajda, "ya uf
sacmlama bn sna dger vriyorm." yazılıydı. Sevgilisi ile tartışmasını anımsadıktan
sonra, 'tavır yaptığımı anlasın' düşüncesi ile mesaja cevap vermedi. Kafasını tekrardan
yastığa koyup odayı izlemeye koyuldu. Bu esnada odayı anlatmak lazım: küçük bir
odada salonun ortasında Türk işi halının üzerinde büyükçe bir semaver, semavere
biraz uzaklıkta bir yatak, yatağın yanında bir sandalye ve masa, duvarda ise
eski bir ikon bulunmaktaydı. Igor her zaman soylediği, "tek lüksüm çayım.." gibi, tek değer verdiği şey semaveriydi.
Üzerindeki battaniyeyi vücudundan atar atmaz, kapı önünde
duran redingotunu giydi ve 2 verst uzaklıktaki Neva nehrine doğru yola koyuldu. Evden ne denli bu
kadar acele cıktığını bilmiyordu.
Bildiği tek şey o odadan bir an önce kurtulmaktı. Apartmanın dış kapısını açmadan evvel, apartmanın kapıcısı Zosimov ile karşılaştı. Zosimov, Igor'u tedirgin gördü, ve yanına yaklaştı. "aidat parasını hala odemediniz hacı dayı!" dedi. Igor, kapıcıyı görmezden gelerek -daha dogrusu iteleyerek- apartmandan kaçarcasına orayı terk etti. Neden böyle tedirgin oldugunu bilmiyordu. Zosimov arkasından, Igor’a bakakaldı, “ancuk herifff.” dedi.
Bildiği tek şey o odadan bir an önce kurtulmaktı. Apartmanın dış kapısını açmadan evvel, apartmanın kapıcısı Zosimov ile karşılaştı. Zosimov, Igor'u tedirgin gördü, ve yanına yaklaştı. "aidat parasını hala odemediniz hacı dayı!" dedi. Igor, kapıcıyı görmezden gelerek -daha dogrusu iteleyerek- apartmandan kaçarcasına orayı terk etti. Neden böyle tedirgin oldugunu bilmiyordu. Zosimov arkasından, Igor’a bakakaldı, “ancuk herifff.” dedi.
Neva nehrine doğru yola koyuldu. Neva nehrine giden
bir arabacı görüp, arabasına atladı. Arabacı fiziksel olarak fazlasıyla tıknaz
ve laubali idi. Arabacı, “yaw bu memlekette kimse araba kullanmasını bilmiyor
kardeş, önümüzdeki ata baksana, bu benim olsa var yaa duman ederim burayı
duman!” diye söyleniyordu. Tabi Igor buna cevap vermedi. Çünkü zamanında 25
can, ve köyü olan birisi arabacılarla laubali olmamalıydı. Şimdi parası yoktu
evet, ama vaktinde olması yetmez miydi soylu olması için?
Cep telefonuna bir mesaj daha geldi, yine Marfa Petrovnadan’dı.
“ya slakmısın sen, trip atmlar flan. Sna söyldigm gbi Aleksey bnim sdece
arkdasm. Hem ne olmş yni bi cafede otrduysak.. .s .s” dedi. Igor, Aleksey ismini
duyduktan sonra daha kötü oldu, belli ki sara nöbeti yakındı. Igor hiddetle şöyle cevap
verdi, “o adamı istmyorm anlamyomsun, sna deflarca söylmeme rağmn hla o admla
knoşyosn ne dyim sna artk. Şimdi artk snde hrkes gbisn..” derken, Neva nehrine
vardığını gördü.
Arabacıya 5 rublecik para ödedikten sonra, Neva nehrine
doğru ilerlemeye koyuldu. Etrafında altın yaldızlı üniformalı sert yüzlü
albaylar vardı. Canı sıkıldı. Yerden bir taş aldı, Neva nehrine attı. 3
sektirdi. Üzüldü.
-
-
4 yorum:
Baglama seklin harika gercekten :D
teşekkürler :D
Bi Anna Karanina etkisi yaratmamışsa da Savaş ve Barış için yarışır doğrusu:))
öhöm. Tolstoy'u döverim!
Post a Comment